Dizel Partikül Filtre

Dizel Partikül Filtresiniz hiç tıkanmadıysa, aracınızın mevcut olduğunu bilmediğiniz bir parçasıdır.

Bu sorun ortaya çıkmadan önce ve ağır faturalar ödemeden önce araç sahiplerinin yapması gereken bazı işlemler vardır. Çoğunlukla aracınız yeni olsa bile DPF garanti kapsamında değildir ve az km de bile aracınızın Dizel partikül filtresi tıkanabilir. Servisler bu tıkanmaları genellikle kullanıcı hatasına bağlarlar. Peki bu kullanıcı hataları nedir ve ağır faturalar ödemekten nasıl kaçınırız? Öncelikle aracınıza DPF’e uygun yağ seçimi yapılması gereklidir.

Düşük kül, kükürt ve fosfor içeriği ile filtre içinde biriken partikül oranını azaltarak filtrenin ömrünü uzatır. Aracınızın yakıt deposunu dibine kadar kullanmamanız, en azından deponuzun 1/3 oranında dolu olması DPF’inizin tıkanmasını geciktirir. Eğer aracınızı kısa mesafelerde veya sürekli trafikte dur-kalk yaparak kullanıyor iseniz aracınızın DPF’nin tıkanması kaçınılmazdır. Aracınız egzoz bölümü yeterli ısıya ulaşmadığından dolayı filtrenin içindeki kurum ve külü yakarak yok edemez, bu da filtrenizin kısa zamanda tıkanmasına yol açar. Eğer aracınız bu şartlarda çalışıyor ise ayda 1 defa manuel rejenerasyon yapmanızı yani düşük viteste 3000 devirde aracınızı 15 dk kullanmanızı tavsiye ederiz.

DPF tıkanmasının erken önlenmesi, motorun genel sağlığı açısından kritik öneme sahiptir. Çünkü DPF tamamen dolmaya başladığında egzoz gazı çıkışı kısıtlanır ve motor içindeki geri basınç artar. Bu durum turbo şarj sistemine, EGR valfine ve hatta enjektörlerin püskürtme karakterine kadar pek çok bileşeni olumsuz etkiler. Bir süre sonra araç kendini koruma moduna alır, performans düşer, yakıt tüketimi artar ve sürüş keyfi tamamen kaybolur. Bu nedenle DPF tıkanmadan önce alınacak küçük önlemler, hem maliyetleri düşürür hem de motorun uzun ömürlü olmasını sağlar.

DPF uygun yağ seçimi, tıkanmayı etkileyen en temel faktörlerden biridir. Çünkü standart motor yağları içinde yüksek oranda kül ve metal katkı maddesi bulunabilir. Bu maddeler, yanma sonucu kül oluşturarak DPF’nin gözeneklerini hızla doldurur. Bu yüzden “Low SAPS” yani düşük kül içerikli yağlar kullanılmalı ve yağ değişim periyotları kesinlikle geciktirilmemelidir. Uygun olmayan yağlar, DPF’yi birkaç bin kilometrede bile işlevsiz hale getirebilir.

Yakıt deposunun sürekli düşük seviyede tutulması da DPF rejenerasyonunu olumsuz etkiler. Birçok modern araçta rejenerasyon işlemi, yakıt seviyesi düşük olduğunda motor kontrol ünitesi tarafından otomatik olarak engellenir. Çünkü rejenerasyon sırasında motor bir miktar fazla yakıt yakar ve güvenlik nedeniyle sistem bunun için yeterli yakıt olup olmadığını kontrol eder. Bu yüzden depo sürekli çok düşük seviyede kullanıldığında rejenerasyon aktif olamaz ve filtrenin dolma süreci hızlanır.

Kısa mesafe kullanımının DPF’ye en büyük zararı vermesinin nedeni, motorun ve egzoz hattının ideal sıcaklık seviyesine ulaşamamasıdır. Rejenerasyon işleminin başlayabilmesi için egzoz sıcaklığının 550°C seviyelerine çıkması gerekir. Ancak 3-5 km’lik sürüşlerde bu sıcaklık mümkün değildir. Bu nedenle şehir içi kullanım yoğun olan araçlarda DPF tıkanması çok daha sık görülür. Ayda bir kez yapılan manuel rejenerasyon ise bu sorunu geciktirmek için oldukça etkili bir çözümdür. Araç 3000 devir civarında 15 dakika boyunca sabit bir şekilde kullanıldığında egzoz sıcaklığı artar ve DPF içindeki kurumlar kendiliğinden yanarak azalır.

Bunun dışında araç sahiplerinin dikkat etmesi gereken diğer noktalar arasında yakıt kalitesi, enjektör sağlığı ve turbo verimliliği bulunur. Düşük kaliteli yakıt kurum üretimini artırır, arızalı enjektörler fazla yakıt püskürtür ve bu fazla yakıt yanmayarak DPF’nin daha hızlı dolmasına neden olur. Turbo performansındaki düşüş de hava-yakıt dengesini bozarak kurum oluşumunu tetikler.

DPF’nin tıkanması kullanıcı kaynaklı olsa bile doğru sürüş teknikleri, doğru yağ seçimi ve düzenli bakım ile bu sorun kolayca önlenebilir. Aracınızın DPF sağlığını korumanız, motorun uzun süre sorunsuz çalışmasını sağlar ve gereksiz masraflardan sizi uzak tutar.